Biliyorsunuz artık IMKB'nin %70'i yabancıların elinde.
Bu oran endeks 30 hisselerinde %90'a yükseliyor.
Global trend aynı yönde.
Dünya çapında büyük yatırımcılar sadece gelişmiş ülkelere değil emerging piyasalara da ciddi yatırımlar yapıyorlar.
Bu yönüyle IMKB artık bir Dow ya da bir Dax gibi hareket ediyor.
Ancak IMKB ya da diğer dünya endeksleri bir sebep değil, sadece bir sonuç.
Borsalar bir "sonuç" ise, bu sonucu oluşturan "sebep" nedir diye sorduğumuzda cevap "forex piyasası" olarak ortaya çıkıyor.
Yani sadece ve sadece IMKB'de yatırım yapsanız dahi USDJPY'nin trendini doğru olarak öngörmeniz gerekiyor.
"Pariteler beni ilgilendirmez, ben IMKB'den aldığım hissenin karına bakarım" görüşü, geçerliliğini yitireli epeyce zaman geçti.
Çünkü yabancı yatırımcı IMKB'yi satın alırken sadece IMKB'deki F/K oranlarına bakmıyor.
Eğer global piyasada para bulmak kolaysa ( USDJPY'i yukarı gidiyorsa ) IMKB'nin prim yapması kolaylaşıyor.
Hiç forex düşünmeseniz bile bu piyasayı takip etmek diğer piyasalardaki getirinizi doğrudan etkiliyebiliyor.
Diğer önemli bir nokta YTL'nin uluslarası arenada trade edilebilir bir para birimi haline gelmesi. Artık YTL, diğer dünya para birimleri gibi 24 saat alınıp satılabiliyor. Bu gelişme yatırımcılar için fırsatlar kadar tehlikeleri de beraberinde getiriyor.
YTL, ağırlıklı olarak Asya Borsalarında trade ediliyor, ve yatırımcı kendini hedge etmemişse akşamdan kalan açık pozisyonu sabah geldiğinde büyük zarar yazabiliyor.
Açık pozisyonu hedge etmenin yollarından biri işte bu forex piyasası. Bu yönüyle forex piyasası hem bireysel hem de kurumsal yatırımcılara "hayat öpücüğü" verebilir.
Çünkü belirli bir işlem büyüklüğüne sahip tüm bireysel ve kurumsal yatırımcılar yurtdışı ticaretlerinde belirli kar marjları ile çalışırlar.
Diyelim geliriniz euro, maliyetiniz dolar ve %10'luk bir kar marjıyla çalışıyorsunuz. Bu durumda eğer eurusd paritesinde %10 luk dolar lehine bir gelişme olursa tüm kar marjınız kaybolur. Euro 1.60 tepesinden 1.42'lere düşerken yaklaşık %11'lik bir düşüş kaydetti. Bu durumda şirketiniz bir yıl boyunca zararına iş yapmış olabilir.
Zararına çalışmamak ya da batmamak için kurumsal şirketler kendilerini hedge etmekte. Bu konuda Pronet Danışmanlık olarak geniş kapsamlı hizmetler vermekteyiz.
Bazı firma yöneticileri ise "Bizim gelirlerimiz dolar ve harcamalarımız euro, son gelişmeden çok iyi para kazandık. Eğer kendimizi hedge etseydik, daha fazla kar edemeyecektik" demektedirler.
Ancak bu geçerli bir düşünce değildir. Çünkü bugün size daha fazla kar ettiren kur değişimleri yarın şirketinizin batmanıza neden olabilir. Burada asıl olan firma faaliyetlerini %10'luk kar marjına sabitlemektir.
Son olarak : Oturduğunuz evin değerinin artıp artmayacağını hesaplamak için bile forex piyasasını takip etmeniz gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder